8 Şubat 2013 Cuma

Sami Çelik

Ne tuhaf günlerden geçiyoruz… Akşam millet yorgun argın yatağına yatıp, sızmak için bir sağa bir sola yuvarlanıyor… Az bir uykuya daldığında ise… Gün içinde yaşadığı sıkıntılardan, yarın yapacağı işler ve ödemelerden… Ya da… Tam uykuya daldığı anda… Gördüğü kabuslardan, gözü açıksa da hayallerden ve kafasında oluşturduğu hayaletlerden… Ya da… Çocuğunun çığlığından, yanında yatan hanımının sızlanmalarından… Hadi hepsini de geç bir tarafa… Burnunun üzerinde helikopter gibi dolaşan sivri sinek’in vızıltısından… Netice… Gündüz olur dert, tasa, sıkıntı, koşturmaca… Akşam olur, öküz gibi cümle ev halkı televizyonlardaki kimin kimi bilmem ne yaptığı dizilerden… Gecede yatıp yorgunluktan, stresten kasılmış, yorulmuş, halsiz kalmış kalıbı dinlendirmekten… Men edilmiş sanki memleketimizin gariban vatandaşı… Alıştı beden, beyin, kaş, göz tüm bu yaşadığı olumsuzluklara … Alıştı… Rahat bir günü olduğunda bile… Vay anasını be… Bir tuhaflık var bugün… Ya bugün çok güldük, inşaallah ağlamayız… Korkularından… Rahat yok, rahat olmamanın stresi… Az rahat yüzü görse… Acaba başıma ne gelecek kaygısı… Yanmışızda farkında değiliz vesselam… Şimdilerde mi?... Hesapta olmayan bir bela daha musallat oldu memleketin başına… Ne mi?... İMRALI… Nasıl mı?...Zaten 30 yıldır başımızın belası değil mi?... İyi de, bundan çok az bir zaman önce… "Efendim; sen nasıl olurda 'sayın' dersin?…" "Vay, bölücü, cani, terörist, Apocu zart zurt…" Vekillerin dokunulmazlıkları için fezlekeler… "Sayın" dedi diye mahkeme, hakim, hapis ve polis… Başbakan, “sayın Öcalan” demişmiş de… "Vay, sen vatan hainisin, bilmem kellecisin" falanlar… Şimdi mi?... Eli kanlı katil, bebek katili, bölücü, vatan haini, şerefsiz, adi mübtezel, pislik herif… Başka… Anasının, karısının, teyzesinin, yengesinin, halasının, baldızının, bacısının kulakları patlatılan adam… Ne oldu şimdi?... Hadi sıkıysa desene?… Bu yukarıda saydığımız ve 30 yıldır koro halinde söylenen sözleri… Yemez… Şimdi, “sayın”, eh belirli, malum bir kesim… Ona alışkınız zaten… Katil, cani, vatan haini.. Yok… Bitti… Yıllardır biz kandırılmışız ki, şimdi bir anda bir yerlerden düğmeye basılmış gibi duruverdi… Ne oldu… Tıpası yiyen, “sayın”, “öcalan efendi”, Abdullahcığım”, “canımın içi”, “şeyhim”, “üstadım”, “aziz dostum”… Ne oluyoruz be… Çapulcular neredeyse artık dağ başını bıraktı, meydanlarda polise silah gösterir oldular.... Neredeyse, vatan kurtaran kahraman ilan edilecekler … Tıpası yemeyenler ise… İMRALI… Ulan, o İmralı denilen yer benim bildiğim bir ada; deniz, su, taş ve kütükten başka bir şey yok… İyi de; biz İMRALI diye bahsettiğimizde neden İmralı’yı sanki katil adaymış gibi sürekli dillendiriyoruz da, içindeki malum katilden söz edemeden garibanım adanın ismini beyinlere kazıyoruz… Tıpa yemiyorsa en azından İmralı sözünün kıçına, malum şahıs deme cesaretini gösteremiyoruz… İmralı’daki taşın, kayanın, suyun, kütüğün, kalasın, pisliğin ne günahı var da… İmralı ismini karalayıp duruyorsunuz… İmralı mı o kadar askeri, vatandaşı, çoluk çocuğu katledin diye emir verdi?... İmralı’dan malum şahıslar gaibten gelen emirlerle mi dağ başlarında askere, polise mermi sıktı?... Mert olun… Namuslu olun… Adam olun… Memleket bizim… Öz yurdumuzda garip muamelesi yapmasın kimse bize… Terörü biz mi ateşledik de şimdi de ateşleyenin sırtını “aman durdur” diye sıvazlıyoruz?… Terörü biz mi başlattık da, terörist başından meded umuyoruz?… Ne oluyoruz ya… Herkes tek istediği terörün bitmesi, kanın durması... Hiç kimse, hatta karşıdaki malumlar dahi bitsin istiyor bu can pazarının… Ama, ben şuna eminim ki… Şuan bizim değil, karşımızdaki malumların terörün bu şekilde durması işlerine daha bir yarayacak… Tıpaları fena sıkıştı, canları, kanları ve tüm hücreleri bu çatışmanın bitmesinden yana… Beyinlerine inen yumruk artık tek tük değil… Makineli tüfek gibi saydırılıyor… O halde… Yahu hiç değilse şu İmralı’daki adama bu kadar değer verip adam yerine koymayalım… Bitsin, bitsin de… Bu malumların orasını burasını oynatarak değil… Kimse diyemese de… Ben biliyorum ve son nefesime kadar da bar bar bağıracağım… ELİ KANLI KATİL, BEBEK KATİLİ, VATAN HAİNİ, SATILMIŞ… Günahlarını kapatmak istiyorsan… Adam ol, adam gibi çık ortaya ve de ki… “Ben, bir hain olarak, tüm insanlıktan özür diliyorum. Yanlış yola düştüm, hainlik yaptım, şerefsizlik yaptım ama Hz. Hamza’yı şehit eden “Vahşi” gibi ben de hidayete erdim, affedin”… Bu millet seni o zaman belki affedebilir… Yoksa… Yemezler… Sen öyle zannedersin sadece… İmralı günlerindeki fantazilerini geliştirmiş olursun… Nasılsa yakında fantazilerini fiiliyata dökecek manitan da olur bu gidişle... Hepsi bu… Kaynek: http://haberpolitik.net/yazar_yazilari.php?yazi_no=1311#.URUe2h2Ex0l Sami Çelik samicelik@truvayayinlari.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder